Skip to main content

Paris nedir neye yarar? Numero Tğua

Evet arkadaslar. Artik demir almak vakti gelmis bulunuyor. Son dakikalarimda yapayalniz masamda oturmusum ve duruyorum oylece.
Bekliyorum dakikamin gelmesini. Bir kahve alsam mi? yok gerek.
Derken Jacek amca yalnizligimi bozuyor:)
Seviyorum bu adami.
Salima'cigim ise SalimaGuys adlandirdigim grubun iki kisisiyle. Küçük odada. Onu da giderken, çikarken gördüm tabi.
Benimle özel konusmak için adamlarini odada birakti. Tabi aramizda lost in translation mevzular olustu ama olsun.
Morgan süper biri bence . Konfidins mevzusunda iyi. Öyle görünen birinden beklenmeyecek kadar güven veriyor.
Oyle hissediyorum ki arkadaslar o da günün birinde biseylerde yönetici konumunda olacak. Bir calculator nasil bir yönetici olur?
Tartisilir. Bana sorarsaniz, kesinlikle, büyük ihitmal, hatta muahhakkak, olmali. Alstom bu adami kaçirmamali. Hemen de karar vermisim.
1 saatlik o Tunus toplantisindan sonra.
Ne çabuk? Iste insanlar boyle küçük zamanlarda yargilanir bebisim. Iste budur.

O degillde . Havalimanindayim ve laptop açik. Birseyler yazarken ayni zamanda "FADE TO BLACK" dinliyorum. Bu ne bohem kardesim.
Baya bohem vala. Baya:)

Sanirim burda kalacaksin demisti yasek amca . Geciktigimi düsünerek. Halbu ki baksana daha bir saatten çok var.
Ben de ona e süper olur ya. Kalirim ben burda. Dediydim. Kalirim harbi. Ama daha sicak bir odam olmali.Ruh bakimindan.
Apart otelin sari turuncu karisimi ssaçma sapan dekoru çok itici geldi bana çünkü.

Nerde kalmistim?

Herkese bay bay dedigime inanamiyorum. Zaman öyle hizli geçti ki. Gelecek gelisim yakin zamanda olsun.

Aska bak yaaaa. Karsimda oturan çift annem babam kadarlar. Çok tatlilar be. Gerçi benimkiler de ayni derece tatli.

Burda yamur die su saçma seye diyorlar. Yagmur görmemis abi bunlar. Hani söyle hafif çiseler ya.
Trafik tikali dedikleri de hani su bizim aaa köprü açikmis dedigimiz cins saatte 20km filan.
Ah o ögle yemekleri aaaaah ah.
Çok terliyorum burda ve nedenini inan bilmiyorum. Ama artik yediklerime dikkat ediyorum ögrendim yani.
Dün mesela market buldum. Bu gün de taksiyle bavulumu alirken anladim ki ev ise baya yakinmis. Dokuzda çiktim evden mesela bugün...
Yaymisim ben yaaaaymisim.

Herseyi çözdüm ama oldukça geç oldu anlamam.

Iste bu yazilarimin amaci. Ögrenin ki size de ayni seyler olmasin. Benden ders alin.
Bi kere taksiye binerken dikkat edin. Iki kati tutar yoksa.
Ikincisi hafta sonu bos vakitte gidin. Acele etmeyin. Uçaktan inince erkenden evde olmak isterseniz. Yanlis taksiye binersiniz böylece...
Hatta cuma aksami gidin pazar dönün. Bu kural olsun.
Paris'te kaldiginiz yerin aslinda pek önemi yok. Önemli olan metro. Metro sarmaz belki pis kokuyor:) O zaman otobüs. Olmadi taksiye bin kardesim alstom veriyor parasini ala alaaaaaaa.
Istanbul gibi birbirinden uzak uzak degil önemli yerler burda. Yürüdüm ben her yerini. Ama bir daha gelirsem laptopsuz yürümeyi tercih etcem. Pazar günü yaptigim gibi.
Haritaya filan hiç gerek yok bir de. Alin çantanizi çikin. Mümkünse 10 günlük mü oluyor bilmem tek bilet kullanmaya çalisin. Bende milonlarca metro bileti var.
Birbirine giriyor her dakka hesaplarim.
Bir sürü dergi alin, günlük beles gazeteler var onlari toplayin. Böylece okuyacak fransizca bir seyler bulursunuz.
St-Ouen'de hersey var alacak bu arada. Market var, bira var, kahve var, isteyene çay var.
Hamburgerci var en basiti. Kendinizi issiz adada hissetmeniz için hiç bir neden görmüyorum ben:)
CiteaPleyel'de temiz bir yer biras uyuz ama olsun kalinacak bir yer. Rahat hissedebilirsiniz.
Temizlik yapan ablalar mesela çok sempatikler.
Siyah insanlari seviyorum. Bizim oralilar gibime geliyor. :):):):):):)

Ana'nin masasi.. fotosunu çekecektim ama unuttum gerçi not yazmayi unutmadim... Geldim gördüm dedim yerini ama sen yoktun..Tatilin gözü çihsin emi....
Türkçe yazdim tabi.
Yalnizlik diyince aklima ana geldi. O da böyle. Yalniz. Belki de degil. Ama ben öyle hissediyorum. Bir daha daha ilgilencem onla.
Perrin ve Alex'le de. Özellikle Alex. Elinden geldigince ilgilendi bence.
Yeter miydi yeterdi. Artik fransiz arkadaslarim var. Ne güzel:)
How nice....

Comments

Popular posts from this blog

Çiçeklerle ilgili yazılara devam: Bana garip gelmişti 2....

Bitkileri ilk edindiğimizde. Hatta belli dükkanlardan satın aldığımızda muhteşem görünüp bir kaç ayda ne yaparsak yapalım kurumaya yüz tutuyorlar. Bunun sebebini de çözdüm arkadaşlar. Aldığımız çiçekler topluca üretiliyor. Karton gibi küçük bir saksıda çelikten yetiştiriliyorlar genelde. Ama ilk bakışta biz bunu göremiyoruz. Getirip yerine yerleştirip gerektiği anlarda suluyoruz. Olması gerektiği gibi. Fakat aklımıza toprağını değiştirmek belki hiç gelmiyor. Ben genelde alır almaz değiştiririm. Ama bazılarını da öylece bıraktığım olur. Bir begonya almıştım vaktinde belediyenin dükkanından. Görseniz o kadar minnoş bişiydi ki. Zaman geçtikçe büyüyemedi yaprakları kurudu. Ben de onu direkt başka toprağa yerleştirdim ama bu kartonun varlığını o an düşünmemiştim bile. Sonra sonra suladıkça kartonun kenarları belirmeye başladı. İzlediğim videolarda da bu çiçeklerin böyle satıldığını, yetiştiği toprağın ortamın yetersiz olduğunu öğrendim. Tabi ki gönlüm el vermedi ve hemen toprağından

Kimseye Etme Şikayet! Ağla İstikbaline !!!

Konuya gelelim mi? Şikayet etmenin zararları var ya da yok. Ama bulunduğun saçmalık durumunu kabul etmek kadar acı veren bir şey olmasa gerek. Tamam belki buna siz şikayet etmek demiyorsunuz. "Bulunduğunuz durumu en iyi hale getirmek için elimizden geleni yapmak gerek" diyorsunuz. şikâyet .–./ ad 1. hoşnutsuzluk belirten söz ya da yazı, sızlanma. eş anlamlısı: yakınma 2. sızlanmak, yakınmak. Sızlanmak diyor yakınmak diyor sözlük. Nesi kötü yakınmanın. Belki de başka yapacak elimizden gelen yok. Biz de yakınıyoruz. Ben de demiyorum "yakınalım, acı çekelim, acındıralım". Ama oldugumuz durumu iyiye götürecekse bence faydalı bile olabilir. Ayrıca bazımız ve hatta ben bizzat ilk okuduğumda "şikayet etmeyin yoksa hasta olursunuz" konulu yazıyı, kafamda karmaşalar oluştu. "Bunu yazan adam bizi sıcak suya konmuş kurbağa mı sanıyor" dedim kendime. Amacı bu değildi açıkca. Ama bir an düşündüm dün otobüs hattı ile ilgili şikayetimi b

Olumlu düşünme dersi 3- control your mind sir!

Beynimize pıtpıt vurup gazını aliciiz. Şu şekil; mutlu edecek şeyleri düşündük, yaptık hatta, hatta minnettar olduk, çok güzel çok tatlı pamuk gibi olmadık mı? Güzel müzikler dinleyerek, kedi vidyoları izleyerek, kendimizi kızgın kumlardan serin sulara atarak, çılgınca dansederek, bunu çok da kolay başarabiliriz. Sadece neden mutsuz oldugumuzun önemi olmadıgını anlamak gerek.  Önemli olan o an var oldugumuzu, hayatta oldugumuzu, sahip oldugumuz güzel şeyleri, düşünerek kendimizi gerçeğe döndürmemiz. Gerçek neydi? Gerçekler bizim için o an o saniye düşündüklerimizden ibaret. Masada otururken karşıya bakıp gördüğümüz su bardağı kadar gerçek. Aslında anlaşıldığı üzre hiç bir şeyi kontrol etmiyoruz. Var olan durumun farkına varıyoruz. Cebinizde yeterince paranız var mı? Sağlığınız yerinde mi? Sevdikleriniz etrafınızda mı? Ve benzeri şeylere dikkatimizi çekeceğiz... Olay bu.  Kontrol felan yok yani sizi kandırdım.  Hahha... Tamam tamam bu gün az yazdım hadi bakalım. Görü