Skip to main content

Aah bu dünya! nereye gidiyorsun be kardeşim! hele bi de bana; ona göre harekete geçeceğimmmm...

işte bunu yazarım dediğim bir şeyler olmalıydı... geçen zamanda.
Ama yok...
Şimdi radiohead lotus flower dinliyorum.

gayet eğlenceli bir şarkı olmuş.... note: embeded mevzuuuu çok hoşuma gitti... this is cool man!
Gossip girl izledim biraz once de. Son sezonda eskinin tadını vermiyor gibiydi.  ne bilim hep benzer entrikalar, birbirinin yansıması gelişmeler. bu adamlarda bir yerde fikir kıtlıgına düşüyor demek ki... Türk dizileri gibi uzata uzata yazsalardı ne olurdu bilmek istemiyorum. Onlara da yazık tabi. 2saati dolduracak fikriyat nerde! hem o yok hem de olması bekleniyor. boylece dizi karakterinin telefonu 75657 kere çalıyor. son çalışında açılıyor. hele donem filmiyse allah muhafaza. Cep telefonu da yok.... yazık değil mi o yazara la! o zaman da yolculuklar yuruyerek gerçekleşiyor... gergin sahneler bir turlu bitmek bilmiyor... her şeyin yolunu çözmüşler ama aferin...
bu çocukların parasını verin hak ediyorlar...

Son yıllarda her akşam bir dizi izlenmesi ve bir dizinin bile tum akşamı kaplamasıyla insanlar dizilerle yatıp kalkıyor. haliyle benim de dilime pelesenk oluyor. Yahu izlemiyorum da dizileri nasıl oluyorsa hepsinin gidişatından da haberim var... Ha bir de dizi yarışması çıkarmışlardı.... Yahu insanlar körü körüne izliyor alasen ne yarışması yapıyorsun. Adam ne bilsin o oyunucunun adını. Hani şu dizideki bilmem ne diye hatırlıyor çünkü. Hatta hatırlamıyor uzerine yazıyor dizinin....

Radiohead'e gelince.... Seviyorum adamları daha ne diyeyim. Turkiyeye gelmişlerdi(ya yanlış mı hatırlıyorum yokyok yoook gelmişlerdi) ve ben gitmedim tabi. Gitsem onu hatırlardım en nihayetinde. Bazen bana geliyorlar. Geceleri dışarı çıkmayı sevmiyorum. Ama konserler hep gecenin köründe. Ona gitmek için onda evden çıksam. "Sokakta başıma gelecekler" korkusuyla karşı karşıya kalıyorum. Ortam çok kötü abiler. Bir kaç sene once bizim otobüs durağına gidilen yolda birinin gırtlagını kesmişlerdi cep telefonu için. şimdi agorafobikleşmeyelim de ne zaman febikleşelim di mi ama!

Her ne haltsa işte.... çağırmayın beni gece gezmesine gelmem.... sabahtan çıkarım kamp kurarım artık siz gelene kadar. korku belası tabi.



ah bu dünya nereye gidiyorsun be kardeşim. hele bi de bana ona göre harekete edeceğimmmm...

Comments

omurerbek said…
atom olmuş. döndükçe dönüyor. öyle bişey.
cizel said…
@phobos :)atomik bombardıman

Popular posts from this blog

Özlüyorum....

Bağımlılıklar. Bağımlılıklarımız..... Şart mı tüm zamanı bir şeylerin dedikodusunu, stalkunu, yaparak geçirmek? Şimdilerde öyle sanıyoruz. Kimin ne yaptığı fazlasıyla umurumuzda. Ne gerek var? Hiç mi hiç merak etmedim. Benim derdim bulamadığım çevre ilgiyi, oralarda aramaktı. Tamam. Ne kadar güzel. Herkes beğendi. Ohhh. E sonra? O da bir yerde yetersizleşti. İnsana ne yetti ki şu evrende. Sürekli ondan bir şeyler isteyen şımarıklar olduk. Ona bir güzellik vermeyerekten hem de. Yazarken kendime yabancılaştıgımı hissediyorum.... İşte bu ruhsal değişimlerin sebebi hep o. Ruhumuzu besleyeceğimize, içine çeken bir elametin ellerindeyiz. Kendimizi çekip almamamız için hiç bir neden yok.... Sevmesinler, bakmasınlar, beğenmesinler... Faydası ne? Oksijenin, suyun, hatta bilakis karbonhidratın, bağımlısı ol. Ye glutenini, ye wafflelarını... Ama bu bağımlılığın farkına var. Milyarlarca insanın olduğu gezegen-i aşkta lütfen kendini önemse ve karar ver. Bir güzel özlü sözle sonlan...

Bana Garip Gelmişti

Evet bana garip gelen bir olay bu. Evde yetiştirdiğim bitkilerden biri olan medinilla çok harikaydı. Pembe kocaman sarkan çiçekleri olan bu bitki. Yemyeşil yapraklarıyla gelen misafirleri büyülemişti. Yaz vakti gelince de balkona yerleştirdim onu. Sonrasında üzerinde pamukçuk gibi bir örtü oluşmaya başladı. İçeri aldım yıkadım ilaçladım ne yaptıysan o kumsu pamuksu böceklerden kurtulamadım. Evet çok garip bir yaratıktı bu. Beyaz bit gibi oval şekilli çok bacaklı. Böcekti işte. Bitkileri sarmasından korktum ve medinillayı yapraklarını keserek, çelikleme yöntemiyle çoğaltıp temizlemeye karar verdim. Kestiğim dalları yıkadım suya koydum asıl bitkiyi de ilaca bogup balkona yerleştirdim. Sadece iki dalı topraktan gözüken o eski halinden eser kalmamış bir bitkiydi artık. Kestiğim yapraklar da uzun süre sağlıklı bir şekilde suyun içinde köklenmeyi bekliyorlardı. Bir gün kontrollerim sırasında gördüklerim beni aşırı sinirlendirdi. O beyaz koca kafa bana yaprağın üzerinden bakıyordu. "...