Skip to main content

Gıccık gıccık gıccık

o kadar yepisyeni bir görünümün üzerine yepisyeni bir şeyler yazmak gerektiğini biliyorum.... öyle evet!
durum şu ki nerden başlasam bilemiyorum.
şu sıralar en gıccık oldugum şeylerden bahsedebilirim sizlere....



* Ali Kırca :  o eski video gözümün önünden gitmiyor o muydu değil miydi anlaşılmasa da ben ona çok yakıştırmıştım. yani adamın görev aldıgı haber bultenleri bile sinir. bugun duygu sömürüsü dolu gıygıy keman sesleriyle yapılan dayanılmaz saçma haber denilen vtrlerin babası olmasından ötürü (annesi kimdir bilmem) nefretimi fethetmiştir. aferindir....


* Facebook resimleri: Şimdi ben de paylaşıyorum kabul. Paylaşmıyor değilim! Ama, yani bütün olay boyu çekilen milimetrik tüm resim yığınının paylaşılması da çok itici.... Ayrıca herkes de evleniyor be kardeşim. yeter ama artık düğün nişan evlenme teklifi görmekten içim kıyıldı.... varya olurda evlenecek olursam(pek inandırıcı gelmedi)...  bloga koyarım youtube'e koyarım ama oraya koymam.... olmayana çok koyuyor beeeee.... bir de ister istemez haber kaynağı sekmesinde görülüyor.


* 20 günden fazla suren kargo: Bir alışveriş sitesine girilir. Bir item alınır. O item kargoya düşer (işte burda bir sevinç yayılır evrene). Kargo için takip numarası her gün posta servis web sitesine girilir. Girilir de girilir..... ama o item hala Turkiye sınırlarına girmemiştir.... Boyle boyle günler geçer... Onuncu günde canıma tak der... Mailler atılır.... Satıcı "gelecek merak etme be kardeşim" der. Ama sen merak edersin.... Sonra 13üncü günde filan takip numarasını girer TR sınırlarına girdiğini öğrenirsin.. Ohhhh çekersin. Ama ne yazık ki erken bir Ohhhh olmuştur o. Çünkü ülkemiz sınırlarında en kötü çalışan posta şirketiyle gelmiştir kargonuz. Ancak ofislerine gidip de edinebileceksinizdir değerli paketinizi... 20inci gün otomatikman posta ofisine gider dağıtım bölümünde paketinizi bulursunuz..... İşte bu işkenceyi neden kendinize edersiniz.....


* Çalışmazken tatile gidememek: kelimeler kifayetsiz .


* Artık espri yapamadığını anlamak: açıklama yapmaya gerek mi var.


* Eng klavye ile TR yazmak: Şimdi bakmıyorum dogru oluyor, bakıyorum yanlış.... bakmadan da yazmak çok tuhaf...... işüğçö., tuşlarının üzerine ve rakam tuşlarının üst hanelerine 4345345 keredir yanlış basıyorum ve deliriyorum....

Comments

Popular posts from this blog

202

Son zamanda günler daha bir hizli geçiyor. 202 yazan tabela daha dün suradaydi. Ama suan 195e kadar ilerlemisiz hiç anlamadan... Sanirim bunun en onemli sebebi her günümüzün dolu dolu geçiyor olmasi. Hep yeni bir seyler yasiyoruz. Güzel yerlere gidiyoruz.... Haftanin özetini geçecek olur isem; Ögle yemeklerinden sonra çayimizi alip 10 dk da olsa bi  karsilikli yudumladigimizda günümüz daha güzel geçiyor. Sohbet muhabbet derken.... Sonra agzimizin güzel tadi Lebanon var sirada. Aksam arada sirada kendimizi simartiyoruz. O güzel meze tabaginin tadina doyulmuyor. Tezat bi biçimde de oldukça doyurucu. Bayiliyorum içindeki her ögeye... Diger mekanlarin yaninda çoook uzaga konuslanmis güzel bir mekna daha gittik bu arada günlerden hangisiydi hatirlamiyorum. Bodrumun tatli çiçekleri ve baya kizarmis yemekleri ile güzel bir mekan. Sevgilicigini al git oyle bisi... Santiyemizde ise kubbe kaplamasina baslandi... Benim bekledigim gibi degil ama mimar da ben degilim sonuçta. A...

Bana Garip Gelmişti

Evet bana garip gelen bir olay bu. Evde yetiştirdiğim bitkilerden biri olan medinilla çok harikaydı. Pembe kocaman sarkan çiçekleri olan bu bitki. Yemyeşil yapraklarıyla gelen misafirleri büyülemişti. Yaz vakti gelince de balkona yerleştirdim onu. Sonrasında üzerinde pamukçuk gibi bir örtü oluşmaya başladı. İçeri aldım yıkadım ilaçladım ne yaptıysan o kumsu pamuksu böceklerden kurtulamadım. Evet çok garip bir yaratıktı bu. Beyaz bit gibi oval şekilli çok bacaklı. Böcekti işte. Bitkileri sarmasından korktum ve medinillayı yapraklarını keserek, çelikleme yöntemiyle çoğaltıp temizlemeye karar verdim. Kestiğim dalları yıkadım suya koydum asıl bitkiyi de ilaca bogup balkona yerleştirdim. Sadece iki dalı topraktan gözüken o eski halinden eser kalmamış bir bitkiydi artık. Kestiğim yapraklar da uzun süre sağlıklı bir şekilde suyun içinde köklenmeyi bekliyorlardı. Bir gün kontrollerim sırasında gördüklerim beni aşırı sinirlendirdi. O beyaz koca kafa bana yaprağın üzerinden bakıyordu. "...

Çok yanlış

Konuşmama isteğim hat safhada. Yazmama isteğim de oyle. Ama ne yaparsın ki söylenecek çok şey var. Ispat arıyorum kendime. Yanlışıklar yapmamın kefaretini kendime ödetip, en büyük yanlışı yapacağım her zaman. Her zaman yakınacağım, saklanacağım. Dışavurum platformu arıyorum aslında. Bu herşey olabilirken ben "hiç bir şey"'i tercih ediyorum. Kararsızım seçimlerimde. Film izleyemiyor, yazamıyor, okuyamıyor, kaçamıyorum. Ehliyet alıyorum ama o da annemin sayesinde. İşimi terketmek istiyorum bir güç bana engel oluyor. Nedir o güç? Durmalı... Artık baskı yapmayı bırakmalı. Gene yakınıyorum, gene açıklama gereği duyup gene susuyorum. -Kendimi ölesiye cezalandırıyor muyum? -Ne yaptım ki ben? -"Hiç bir şey". -Büyük suç. Bu şekilde yaşamaya daha ne kadar devam edeceğim bilmiyorum. Durup kendimi dinleme vaktim bu kadar çokken.... Eğer odak noktam değişirse bu gerçekleşecek. Bunu yapmaya vaktim olmamalı. Kendime bişeyler bulmalıyım. Eskiden yazardım şimdi çekiniyorum. Her...