Skip to main content

Olanlar

Oran'da bir ramazan ayının sonuna gelirken neler yaşamışım neler diyebilirim.
Bir gün kendi pişirdiğim poğaçayı yiyerek sabah servis beklemeye çıktıgımda acayip bir tepkiyle karşılaşmam bunlardan biri.
Hayır anlamadıgım sana ne ? Bu yaptıgın hareket ne kadar müslümanca. Bu kafanın çocukları öldüren pisliklerden ne farkı var? Tamam bende de bir unutkanlık olduysa da.
Bunun kendi can sağlığım açısından büyük bir hata oldugunu kabul ediyorum. Hata bende. Zihniyet bu çünkü bu ülkelerde normal.
Ayrıca bu zaten Türkiye'de de boyle. Sadece benim o anlık reflekslerimin iptal olmasıyla alakalı. Kendi ülkemde de boyle yani. Alışmış olmam lazım.


Sonrasında sokakta bir kadın başına da yürümek laf yemene sebebiyet bu tür ülkelerde. Ya nolur aklınızı başınıza alın.
Bu neyin saçmalaması. Yolda kendi halinde yürüyen kişiye laf atma hakkını nereden buluyorsunuz?
Bazı şeyler var ki hiç aklım almıyor. Normal diyorum ama normal değil.


İşin garibi hiç yabancılık çekmiyorum. Aynı şeyler her yerde. Yaptıgımız özel bişi olmasına gerek yok. Rahatsız edilmemiz çok olağan.....

Gözlemsel anlatıma geçelim biz en iyisi. Yorumları indirgeyelim.

Başka neler yaptıgımı düşünüyorum bu hafta.... Poğaça pişirmeyi denedim. Güzel oldu. Sonra bir daha denedim ikincisi daha iyi oldu. Normalement...
Duygu+Deniz 'lere bir kuple fransızca dersi verdim.
Bir akşam da İmane bizi bir güzel mekana götürdü. Bir otelcik bahçesinde çadırlı bir kafe idi bu. Bir kızcaaaazın albümü tanıtılıyordu. Güzel de bir kız. Sesi de güzel. Duygu hatta "cezayirli beyonce" tamlamasını uygun gördü kendisine....Perşembe Ahmed arkadaşımız evine iftara davet etti. Tıka basa yedik. Herşey mükemmeldi. Ahmed'in güzel annesinden güzel yemekler yedik. Oh dedik mis dedik şiştik...
Sonra bir iki güne Hasan+Özgür Deniz+Duygu'yla akşam çayı içtik.
Boyle bir ekipleşme komunleşme var işte. Güzel de bir şey.

Comments

Popular posts from this blog

Çiçeklerle ilgili yazılara devam: Bana garip gelmişti 2....

Bitkileri ilk edindiğimizde. Hatta belli dükkanlardan satın aldığımızda muhteşem görünüp bir kaç ayda ne yaparsak yapalım kurumaya yüz tutuyorlar. Bunun sebebini de çözdüm arkadaşlar. Aldığımız çiçekler topluca üretiliyor. Karton gibi küçük bir saksıda çelikten yetiştiriliyorlar genelde. Ama ilk bakışta biz bunu göremiyoruz. Getirip yerine yerleştirip gerektiği anlarda suluyoruz. Olması gerektiği gibi. Fakat aklımıza toprağını değiştirmek belki hiç gelmiyor. Ben genelde alır almaz değiştiririm. Ama bazılarını da öylece bıraktığım olur. Bir begonya almıştım vaktinde belediyenin dükkanından. Görseniz o kadar minnoş bişiydi ki. Zaman geçtikçe büyüyemedi yaprakları kurudu. Ben de onu direkt başka toprağa yerleştirdim ama bu kartonun varlığını o an düşünmemiştim bile. Sonra sonra suladıkça kartonun kenarları belirmeye başladı. İzlediğim videolarda da bu çiçeklerin böyle satıldığını, yetiştiği toprağın ortamın yetersiz olduğunu öğrendim. Tabi ki gönlüm el vermedi ve hemen toprağından ...

En çok Kullandığım Cümleler Update 2021

C. Kafalar karışık,  Zul geliyor,  Yapacak hiç bir şey yok,  Olmadı mı olmuyor bazen, (Bu cümle okunuş şekline göre farklılık gösterebilir. Benim kullandıgı anlamı "olmayacak bir şey olmamaya devam eder" gibi.) Olumlu bir şeyler de yaz derseniz: Olacak olan olur zaten, Unutma ki "özel isim" (burda yanımdaki arkadaşıma seslenirim) biz hep dört ayağımızın üstüne düşeriz, Ay çok eğlenceli, İçimden geldi, C.

Özlüyorum....

Bağımlılıklar. Bağımlılıklarımız..... Şart mı tüm zamanı bir şeylerin dedikodusunu, stalkunu, yaparak geçirmek? Şimdilerde öyle sanıyoruz. Kimin ne yaptığı fazlasıyla umurumuzda. Ne gerek var? Hiç mi hiç merak etmedim. Benim derdim bulamadığım çevre ilgiyi, oralarda aramaktı. Tamam. Ne kadar güzel. Herkes beğendi. Ohhh. E sonra? O da bir yerde yetersizleşti. İnsana ne yetti ki şu evrende. Sürekli ondan bir şeyler isteyen şımarıklar olduk. Ona bir güzellik vermeyerekten hem de. Yazarken kendime yabancılaştıgımı hissediyorum.... İşte bu ruhsal değişimlerin sebebi hep o. Ruhumuzu besleyeceğimize, içine çeken bir elametin ellerindeyiz. Kendimizi çekip almamamız için hiç bir neden yok.... Sevmesinler, bakmasınlar, beğenmesinler... Faydası ne? Oksijenin, suyun, hatta bilakis karbonhidratın, bağımlısı ol. Ye glutenini, ye wafflelarını... Ama bu bağımlılığın farkına var. Milyarlarca insanın olduğu gezegen-i aşkta lütfen kendini önemse ve karar ver. Bir güzel özlü sözle sonlan...