Skip to main content

Oran Tatlıları.....

Gel gelelim ne yedim ne içtim bu güzel yerde... Aslında ramazan dolayısıyla öğle ve akşam yemeklerinde açık yer yok tabi kahvaltıda da.
Fakat ekip arkadaşlarım aynı zamanda kamp komşularım "tatlı sever" olduklarından. Bir kaç akşam tatlı ve dondurma yemek için 11 gibi dışarı çıktık.
Burda 11de açılıyor mekanlar ve gençler sokaklara dökülüyor. Baya kalabalık oldugunu ve enteresan bolgelerde yogun toplaşmalar oldugunu soyleyebilirim.
sabah çöl gibi olan yerler akşam vaha oluyor.
Öncelikle burda bir dondurma furyası mevcut. Çılgınca dondurma yiyorlar. Ama haklılar da. Gerçekten mükkemmel bir dondurmacı mevcut.

"Bac 2 Glace"isminde çeşit çeşit meyveli tatlar aynı zamanda tiramisu, ferrero, gibi enteresan aromalı dondurmalar var iki topu 200DZD ve de. Bir topu bile haydi haydi fazlasıyla yeter fekat insan merak ediyor ve iki top alıveriyor.
 Yediğiniz dondurma "neyse o" şeklinde tanımlanıyor aramızda.

"Smööy" ise menşei ne oldugunu pek çözemediğim "pinkberry" kıvamı bir yogurt dondurmacısı. Fiyatını pek hatırlamıyorum ama Bac 2 glace'ın fiyatlarına oldukça yakındı. Ben herturlu bayıldıgımdan bana en çok hitab eden yer oldu burası. Çalışanlar çok genç. Ayrıca gördüğüm en kalabalık mekan olma özelliğini taşıyor. (http://smooy.com)

"P&G" (patisserie & Gourmandise); pek bir beğeni toplayan ekler'leriyle meşhur. Ekler'in adedi 40dzd ye satılıyor. Halbu ki çeşit o kadar çok ki insanın kafası karışıyor ne yiyeceğini bilemiyor. Yerel tatlılardan da bolca bulunuyor ve fekat bunlar bana pek hitab etmedi açıkcası. Ama taze oldugunu söyleyebilirim. Bir çok tatlıcıya göre de temiz'miş' gibi bir görünümü de var.

Bu saydıgım dondurmacılar ve tatlıcı, Akid Lotfi bölgesinde konuşlanmış. Namı değer "Le Meridien" otelin yakınlarında.

Cezayir insanının tatlı bir damak tadı oldugundan herşey çok tatlı gelebilir. Alıştık lakin. Tabi 11'den sonra bu kadar tatlıyı götürmek de bünyede atom bombası etkisi yaratmıyor değil.

Not: Yediklerimin fotolarını çekemedim. Hemen yemek istedim sanırım aklımdan uçtu gitti. Bir daha ki sefere umuyorum resimli konulu örnekli bir anlatım olur.

Sağlıcakla kalın...
Ceren.

Comments

felice said…

canım çekti ya :) tatlılar dondumalar geldiğinde kilo almış olursan karışmam:D
yoo kıskandığımdan demiyorum böyle:D

Popular posts from this blog

202

Son zamanda günler daha bir hizli geçiyor. 202 yazan tabela daha dün suradaydi. Ama suan 195e kadar ilerlemisiz hiç anlamadan... Sanirim bunun en onemli sebebi her günümüzün dolu dolu geçiyor olmasi. Hep yeni bir seyler yasiyoruz. Güzel yerlere gidiyoruz.... Haftanin özetini geçecek olur isem; Ögle yemeklerinden sonra çayimizi alip 10 dk da olsa bi  karsilikli yudumladigimizda günümüz daha güzel geçiyor. Sohbet muhabbet derken.... Sonra agzimizin güzel tadi Lebanon var sirada. Aksam arada sirada kendimizi simartiyoruz. O güzel meze tabaginin tadina doyulmuyor. Tezat bi biçimde de oldukça doyurucu. Bayiliyorum içindeki her ögeye... Diger mekanlarin yaninda çoook uzaga konuslanmis güzel bir mekna daha gittik bu arada günlerden hangisiydi hatirlamiyorum. Bodrumun tatli çiçekleri ve baya kizarmis yemekleri ile güzel bir mekan. Sevgilicigini al git oyle bisi... Santiyemizde ise kubbe kaplamasina baslandi... Benim bekledigim gibi degil ama mimar da ben degilim sonuçta. A...

Bana Garip Gelmişti

Evet bana garip gelen bir olay bu. Evde yetiştirdiğim bitkilerden biri olan medinilla çok harikaydı. Pembe kocaman sarkan çiçekleri olan bu bitki. Yemyeşil yapraklarıyla gelen misafirleri büyülemişti. Yaz vakti gelince de balkona yerleştirdim onu. Sonrasında üzerinde pamukçuk gibi bir örtü oluşmaya başladı. İçeri aldım yıkadım ilaçladım ne yaptıysan o kumsu pamuksu böceklerden kurtulamadım. Evet çok garip bir yaratıktı bu. Beyaz bit gibi oval şekilli çok bacaklı. Böcekti işte. Bitkileri sarmasından korktum ve medinillayı yapraklarını keserek, çelikleme yöntemiyle çoğaltıp temizlemeye karar verdim. Kestiğim dalları yıkadım suya koydum asıl bitkiyi de ilaca bogup balkona yerleştirdim. Sadece iki dalı topraktan gözüken o eski halinden eser kalmamış bir bitkiydi artık. Kestiğim yapraklar da uzun süre sağlıklı bir şekilde suyun içinde köklenmeyi bekliyorlardı. Bir gün kontrollerim sırasında gördüklerim beni aşırı sinirlendirdi. O beyaz koca kafa bana yaprağın üzerinden bakıyordu. "...

Çok yanlış

Konuşmama isteğim hat safhada. Yazmama isteğim de oyle. Ama ne yaparsın ki söylenecek çok şey var. Ispat arıyorum kendime. Yanlışıklar yapmamın kefaretini kendime ödetip, en büyük yanlışı yapacağım her zaman. Her zaman yakınacağım, saklanacağım. Dışavurum platformu arıyorum aslında. Bu herşey olabilirken ben "hiç bir şey"'i tercih ediyorum. Kararsızım seçimlerimde. Film izleyemiyor, yazamıyor, okuyamıyor, kaçamıyorum. Ehliyet alıyorum ama o da annemin sayesinde. İşimi terketmek istiyorum bir güç bana engel oluyor. Nedir o güç? Durmalı... Artık baskı yapmayı bırakmalı. Gene yakınıyorum, gene açıklama gereği duyup gene susuyorum. -Kendimi ölesiye cezalandırıyor muyum? -Ne yaptım ki ben? -"Hiç bir şey". -Büyük suç. Bu şekilde yaşamaya daha ne kadar devam edeceğim bilmiyorum. Durup kendimi dinleme vaktim bu kadar çokken.... Eğer odak noktam değişirse bu gerçekleşecek. Bunu yapmaya vaktim olmamalı. Kendime bişeyler bulmalıyım. Eskiden yazardım şimdi çekiniyorum. Her...