Skip to main content

Oran'da çalışma - İlk izlenimlerim


 Oran şehri için "Kıbrısı hatırlatıyor ama havası daha güzel" diyebilirim ilk olarak. Şehre ilk indiğinizde sarı topraklar ve çorak görünüm dikkati çekiyor. Bir çok farklı kaktüs çeşidi var özellikle bolca aloevera gördüm diyebilirim. Belli kısımlarda maki tarzı kısa ağaçlar görülüyor. tipik bir Akdeniz şehri.
Mesafeler oyle çok uzak uzak değil aslıda. Havalimanından beni alan araç yaklaşık 5-10 dk'da beni kalacağm yere getiriyor. Odaya geçtiğimde sürprizle karşılaşıyorum. Deniz uçsuz bucaksız tertemiz masmavi.
 Bir süreliğine kampta kalacağım  odada banyo mevcut. Genel olarak rahat bir oda. Tek sorun kampta tek kadın olmam. İnsanlar genel olarak iyi. Çoğu zaten iş arkadaşlarım oldugundan Türkler yoğunlukta, cezayirli olanlar ise mesafeli ve sakin görünüyorlar. Henuz adetlerini çok çözemediğimden pek iletişim kurmuyorum "merhaba/nasılsın" şeklinde.
Şehir merkezinde ramazanda pek kimse dışarıda olmuyormuş fakat 22:00 sonrasında insanlar sokakta ve baya kalabalıklar. Geneli, nispeten iyi ve rahat giyinmiş insanlar. Kadınları güzel denilebilir.
 Sonrasında işle ilgili de henuz çok yogun değilim. Şefim benden genç ama işe hakim görünüyor. Burda da asıl sorun beni yönlendirmiyor oluşu. Genel olarak ne yapmam gerektiğini ve ihtiyacım olan dokunmaları posta posta veriyorlar. Hiç bir şey anlamadan beklemeye devam ediyorum.
Sonra bana ayarlayacakları ev ile ilgili konular can sıkıcı. İş yerinden ayarladıkları ev baya pis, temizlemek için gelen abla ise biraz yalap şap yapmıştı temizliği açıkcası.
Binanın içi de çok kötüydü. Ama merkezi bir bölgede ve denizi görüyor tabi kamptaki gibi değil. Sonrasında tamir edilecek bir kaç şey daha buluyorum ve gerisin geri kampa yollanıyorum. Hayat zor yahu.
Kamp denizin dibinde. Penceremden ful deniz manzarası görünüyor. Hiç bu kadar denize yakın olacagımı düşünmezdim. Tek sorun çok güzel plajları olsa da hiç yüzmeye gidemedim. Dipdibe çalıştıgım insanlarla denize gitme isteğim olmaması da bir neden olarak gösterilebilinir.
 Bir de tatilim de yok zaten. İki haftada bir cuma tatil. Tatil olması ise özellikle ramazanda pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü her yer kapalı, hava sıcak, pek yapacak bir şey kalmıyor geriye; odada oturup dizileri izlemek dışında.

Şimdilik biraz aceleyle de olsa yazacaklarım bunlar.
Görüşemek üzere.
Ceren.

Comments

felice said…
şimdilik yakın sohbetleyip vakit ge daha geçireceğin insanların olmamasını dizilerle doldurman anlaşılır bişi:)
azıcık alışınca yoluna girer herşey.
daha çok yeni herşey:) ama yazma fikri çok iyi. devam:)
az balon da üfledin mi oh:) orada şarkıcı bile olabilirsin:)
not: neden olmasın ki ha??;)

Popular posts from this blog

202

Son zamanda günler daha bir hizli geçiyor. 202 yazan tabela daha dün suradaydi. Ama suan 195e kadar ilerlemisiz hiç anlamadan... Sanirim bunun en onemli sebebi her günümüzün dolu dolu geçiyor olmasi. Hep yeni bir seyler yasiyoruz. Güzel yerlere gidiyoruz.... Haftanin özetini geçecek olur isem; Ögle yemeklerinden sonra çayimizi alip 10 dk da olsa bi  karsilikli yudumladigimizda günümüz daha güzel geçiyor. Sohbet muhabbet derken.... Sonra agzimizin güzel tadi Lebanon var sirada. Aksam arada sirada kendimizi simartiyoruz. O güzel meze tabaginin tadina doyulmuyor. Tezat bi biçimde de oldukça doyurucu. Bayiliyorum içindeki her ögeye... Diger mekanlarin yaninda çoook uzaga konuslanmis güzel bir mekna daha gittik bu arada günlerden hangisiydi hatirlamiyorum. Bodrumun tatli çiçekleri ve baya kizarmis yemekleri ile güzel bir mekan. Sevgilicigini al git oyle bisi... Santiyemizde ise kubbe kaplamasina baslandi... Benim bekledigim gibi degil ama mimar da ben degilim sonuçta. A...

Bana Garip Gelmişti

Evet bana garip gelen bir olay bu. Evde yetiştirdiğim bitkilerden biri olan medinilla çok harikaydı. Pembe kocaman sarkan çiçekleri olan bu bitki. Yemyeşil yapraklarıyla gelen misafirleri büyülemişti. Yaz vakti gelince de balkona yerleştirdim onu. Sonrasında üzerinde pamukçuk gibi bir örtü oluşmaya başladı. İçeri aldım yıkadım ilaçladım ne yaptıysan o kumsu pamuksu böceklerden kurtulamadım. Evet çok garip bir yaratıktı bu. Beyaz bit gibi oval şekilli çok bacaklı. Böcekti işte. Bitkileri sarmasından korktum ve medinillayı yapraklarını keserek, çelikleme yöntemiyle çoğaltıp temizlemeye karar verdim. Kestiğim dalları yıkadım suya koydum asıl bitkiyi de ilaca bogup balkona yerleştirdim. Sadece iki dalı topraktan gözüken o eski halinden eser kalmamış bir bitkiydi artık. Kestiğim yapraklar da uzun süre sağlıklı bir şekilde suyun içinde köklenmeyi bekliyorlardı. Bir gün kontrollerim sırasında gördüklerim beni aşırı sinirlendirdi. O beyaz koca kafa bana yaprağın üzerinden bakıyordu. "...

Çok yanlış

Konuşmama isteğim hat safhada. Yazmama isteğim de oyle. Ama ne yaparsın ki söylenecek çok şey var. Ispat arıyorum kendime. Yanlışıklar yapmamın kefaretini kendime ödetip, en büyük yanlışı yapacağım her zaman. Her zaman yakınacağım, saklanacağım. Dışavurum platformu arıyorum aslında. Bu herşey olabilirken ben "hiç bir şey"'i tercih ediyorum. Kararsızım seçimlerimde. Film izleyemiyor, yazamıyor, okuyamıyor, kaçamıyorum. Ehliyet alıyorum ama o da annemin sayesinde. İşimi terketmek istiyorum bir güç bana engel oluyor. Nedir o güç? Durmalı... Artık baskı yapmayı bırakmalı. Gene yakınıyorum, gene açıklama gereği duyup gene susuyorum. -Kendimi ölesiye cezalandırıyor muyum? -Ne yaptım ki ben? -"Hiç bir şey". -Büyük suç. Bu şekilde yaşamaya daha ne kadar devam edeceğim bilmiyorum. Durup kendimi dinleme vaktim bu kadar çokken.... Eğer odak noktam değişirse bu gerçekleşecek. Bunu yapmaya vaktim olmamalı. Kendime bişeyler bulmalıyım. Eskiden yazardım şimdi çekiniyorum. Her...