Skip to main content

Olumlu Düşünme Dersi 2

Geçen derste rölantide kalmıştık ey ahali. Şimdi de motora gazı basıciz. Tam olarak da gaz yani bu metaforu da iyi bulmuşum.

"The Secret" den esinlenerek bu konuya ulaştıgımdan refere etmeden geçmeyeceğim. Ayıp olur sonuçta. O değil de o kitapta(DVD) da ne gaz veriyorlar ne gaz. Oh oh mis...

Gazı veriyoruz arkadaşlar arkanıza yaslanın.

- İlk önce rahatladığımızı. Medite olduğumuzu varsayıyorum. Dertlerden tasalardan uzaklaştığımızı...

-Şimdi çok istediğiniz şeyleri düşünün. Ya da çok istediğiniz de olmasın. Öğle yemeğinde yemek istediğiniz hamburgeri düşünün. İmkansızı düşünün belki de. Güzel hissediyorsunuz değil mi?

-Peki gaz ve ikinci vites arkadaşlar sırada. Şimdi bu isteklerinizin gerçekleştiği anı düşünün. Düşünmek bile bu istekleri insana çok tatlı bir huzur hissettirmiyor mu? O güzel şirin tatlı hamburgeri hapur hupur yediğiniz anı mesela. Oh ne açlık kalır ne ağrı sızı.

Düşüncelerimizle hislerimizi konrtol ettiğimiz dakikalar bunlar. Demek ki neymiş?

Düşünceler hisleri çağırabiliyormuş.

Tıpkı negatif düşüncelere dalıp olacak şeylerden endişelenmemiz gibi. Ama bu negatifler daha gerçekleşmedi değil mi? O yüzden bu olumsuz hisleri çağırma olayını bir kenara bırakalım. Bize hiç bir yararı yok.

Arkadaşlar ne büyü ne bişi. Olay hislerimizi düşüncelerimizle kontrol etmemiz. Bu kontrol etme lafı bana biraz can sıkıcı geliyor aslında. Kontrol etmek! Düşler düşüncelerin kölesi oluyor gibi. O yüzden bu durumun da gazını almak gerek. Gene gaz gene gaz. Sırtına pıtpıt vurduk mu hiç bişisi kalmıycak inanın.

Şimdi o halde o Pıtpıtı da gelecek derse saklayayım da. Bana da düşünme süresi. Size de deneme süresi olsun.

Kalın sağlıcakla.

Comments

Popular posts from this blog

Çiçeklerle ilgili yazılara devam: Bana garip gelmişti 2....

Bitkileri ilk edindiğimizde. Hatta belli dükkanlardan satın aldığımızda muhteşem görünüp bir kaç ayda ne yaparsak yapalım kurumaya yüz tutuyorlar. Bunun sebebini de çözdüm arkadaşlar. Aldığımız çiçekler topluca üretiliyor. Karton gibi küçük bir saksıda çelikten yetiştiriliyorlar genelde. Ama ilk bakışta biz bunu göremiyoruz. Getirip yerine yerleştirip gerektiği anlarda suluyoruz. Olması gerektiği gibi. Fakat aklımıza toprağını değiştirmek belki hiç gelmiyor. Ben genelde alır almaz değiştiririm. Ama bazılarını da öylece bıraktığım olur. Bir begonya almıştım vaktinde belediyenin dükkanından. Görseniz o kadar minnoş bişiydi ki. Zaman geçtikçe büyüyemedi yaprakları kurudu. Ben de onu direkt başka toprağa yerleştirdim ama bu kartonun varlığını o an düşünmemiştim bile. Sonra sonra suladıkça kartonun kenarları belirmeye başladı. İzlediğim videolarda da bu çiçeklerin böyle satıldığını, yetiştiği toprağın ortamın yetersiz olduğunu öğrendim. Tabi ki gönlüm el vermedi ve hemen toprağından

Kimseye Etme Şikayet! Ağla İstikbaline !!!

Konuya gelelim mi? Şikayet etmenin zararları var ya da yok. Ama bulunduğun saçmalık durumunu kabul etmek kadar acı veren bir şey olmasa gerek. Tamam belki buna siz şikayet etmek demiyorsunuz. "Bulunduğunuz durumu en iyi hale getirmek için elimizden geleni yapmak gerek" diyorsunuz. şikâyet .–./ ad 1. hoşnutsuzluk belirten söz ya da yazı, sızlanma. eş anlamlısı: yakınma 2. sızlanmak, yakınmak. Sızlanmak diyor yakınmak diyor sözlük. Nesi kötü yakınmanın. Belki de başka yapacak elimizden gelen yok. Biz de yakınıyoruz. Ben de demiyorum "yakınalım, acı çekelim, acındıralım". Ama oldugumuz durumu iyiye götürecekse bence faydalı bile olabilir. Ayrıca bazımız ve hatta ben bizzat ilk okuduğumda "şikayet etmeyin yoksa hasta olursunuz" konulu yazıyı, kafamda karmaşalar oluştu. "Bunu yazan adam bizi sıcak suya konmuş kurbağa mı sanıyor" dedim kendime. Amacı bu değildi açıkca. Ama bir an düşündüm dün otobüs hattı ile ilgili şikayetimi b

Olumlu düşünme dersi 3- control your mind sir!

Beynimize pıtpıt vurup gazını aliciiz. Şu şekil; mutlu edecek şeyleri düşündük, yaptık hatta, hatta minnettar olduk, çok güzel çok tatlı pamuk gibi olmadık mı? Güzel müzikler dinleyerek, kedi vidyoları izleyerek, kendimizi kızgın kumlardan serin sulara atarak, çılgınca dansederek, bunu çok da kolay başarabiliriz. Sadece neden mutsuz oldugumuzun önemi olmadıgını anlamak gerek.  Önemli olan o an var oldugumuzu, hayatta oldugumuzu, sahip oldugumuz güzel şeyleri, düşünerek kendimizi gerçeğe döndürmemiz. Gerçek neydi? Gerçekler bizim için o an o saniye düşündüklerimizden ibaret. Masada otururken karşıya bakıp gördüğümüz su bardağı kadar gerçek. Aslında anlaşıldığı üzre hiç bir şeyi kontrol etmiyoruz. Var olan durumun farkına varıyoruz. Cebinizde yeterince paranız var mı? Sağlığınız yerinde mi? Sevdikleriniz etrafınızda mı? Ve benzeri şeylere dikkatimizi çekeceğiz... Olay bu.  Kontrol felan yok yani sizi kandırdım.  Hahha... Tamam tamam bu gün az yazdım hadi bakalım. Görü