Skip to main content

ZY-AQ

Sidarta diye bir kitap vardır arkadaşlar. Ben okuyalı yıllar oluyor. Bir adem evladının mekansal ve akılsal yolculugunu anlatırken sonucunda bize hayatın anlamını buldurtuyor.
Sonunu da soyleyeceğim. Zaten yazımın amacı bu. Öğreti kısaca ve anımsadığım haliyle şu. Zaman olmayan bir kavram.

Kıymetini bilemedik Tommy!

Yani; "ZAMAN YOK".
Hani varsa da:) yokmuşcasına yaşa hacıt diyor benim gözümde bir yerde.

Aslında olanlar beyinlerimizde anı olarak kalıyor. O bulunduğumuz çok değerli an uçup gidiyor. Hiç bir şekilde tutamıyoruz zamanı. Senin için de benim için de zaman yok.
Sonra da çok bilmiş mayalar mı mısırlılar mı artık kim önce keşfetmişti şimdi bakamıycam. Hadi lo bunu derecelendirelim, bir değer verelim. O an var ya arkadaşım o an artık yok.
Sadece olan birikmiş bilgi, anı, olmayan şeylerin hayalleri. Olayı beyinde bitirios.

Yanlış olmasın bir tez yazmıyorum. Sadece bir blog bu.
Dün izlediğim filmlerden dem vuracaktım."Lucy" tipik luc besson filmi ama seviom adamı ve fransız polislerinin yansımalarını filmlerinde.

Bu kıza çok üzülüyorum.

Filmde komik bir basit açıklama ile zaman dışında her şey yalan diyordu. Sonra "İnterstellar" izledim bu beyin fırtınası yetmezmiş gibi.

Abi dedim yau kim yapmış bunu. Hayır normalinde önceden alır okurum nedir kim oynuyor kim çekiyor. Ama nedense her şeyi süpriz olarak yaşamak istedim bu sefer. İyi de oldu.

Çok çok iyi oldu hatta. Filmin sonunda bunu yazan adamlar ne içmiş aynından bana da gibilerinden bir kafaya girdim. Fekat öğrendim ki. Nolan'ın başının altından çıkmış.
Bir de bole hissettiren Aranofsky abimin "the fountain" adlı filmi vardı.


He çok derin he çok accaip bilimsel he çok karıştırıcı ama bir o kadar da bilgilendirici. Yaw he heee diyesimi getirten filmler. Ben anladım siz anlamayın kardaşlar.

Kısacası İnterstellar yapıtında da; zamanın olmadığı bir noktada, olan kalan tek şey yer çekimi idi. Hadi bakalım buyur burdan yak. Bu Ceren kulunuz ne düşünsün bre gafiller bundan sonra.

Tabi derelerden, çeşmelerden, odalardan, adalardan modalardan; aklım yerine gelirse. Normale döneceğimi ümit ediyorum.
Pek de sanmıyorum.
buraya ayıp bişi yazdım

Sonuna gelince yazımın. Tekrar etme ihtiyacım doğuyor. Arkadaşlar; zaman yok. Yok. Aydınlandınız mı?  Şimdi gidin.
Ommmm omomom.....

Kasmayın.

Raad olun.
Hadin bayz.

Comments

Popular posts from this blog

Bana Garip Gelmişti

Evet bana garip gelen bir olay bu. Evde yetiştirdiğim bitkilerden biri olan medinilla çok harikaydı. Pembe kocaman sarkan çiçekleri olan bu bitki. Yemyeşil yapraklarıyla gelen misafirleri büyülemişti. Yaz vakti gelince de balkona yerleştirdim onu. Sonrasında üzerinde pamukçuk gibi bir örtü oluşmaya başladı. İçeri aldım yıkadım ilaçladım ne yaptıysan o kumsu pamuksu böceklerden kurtulamadım. Evet çok garip bir yaratıktı bu. Beyaz bit gibi oval şekilli çok bacaklı. Böcekti işte. Bitkileri sarmasından korktum ve medinillayı yapraklarını keserek, çelikleme yöntemiyle çoğaltıp temizlemeye karar verdim. Kestiğim dalları yıkadım suya koydum asıl bitkiyi de ilaca bogup balkona yerleştirdim. Sadece iki dalı topraktan gözüken o eski halinden eser kalmamış bir bitkiydi artık. Kestiğim yapraklar da uzun süre sağlıklı bir şekilde suyun içinde köklenmeyi bekliyorlardı. Bir gün kontrollerim sırasında gördüklerim beni aşırı sinirlendirdi. O beyaz koca kafa bana yaprağın üzerinden bakıyordu. "...

En çok Kullandığım Cümleler Update 2021

C. Kafalar karışık,  Zul geliyor,  Yapacak hiç bir şey yok,  Olmadı mı olmuyor bazen, (Bu cümle okunuş şekline göre farklılık gösterebilir. Benim kullandıgı anlamı "olmayacak bir şey olmamaya devam eder" gibi.) Olumlu bir şeyler de yaz derseniz: Olacak olan olur zaten, Unutma ki "özel isim" (burda yanımdaki arkadaşıma seslenirim) biz hep dört ayağımızın üstüne düşeriz, Ay çok eğlenceli, İçimden geldi, C.

Özlüyorum....

Bağımlılıklar. Bağımlılıklarımız..... Şart mı tüm zamanı bir şeylerin dedikodusunu, stalkunu, yaparak geçirmek? Şimdilerde öyle sanıyoruz. Kimin ne yaptığı fazlasıyla umurumuzda. Ne gerek var? Hiç mi hiç merak etmedim. Benim derdim bulamadığım çevre ilgiyi, oralarda aramaktı. Tamam. Ne kadar güzel. Herkes beğendi. Ohhh. E sonra? O da bir yerde yetersizleşti. İnsana ne yetti ki şu evrende. Sürekli ondan bir şeyler isteyen şımarıklar olduk. Ona bir güzellik vermeyerekten hem de. Yazarken kendime yabancılaştıgımı hissediyorum.... İşte bu ruhsal değişimlerin sebebi hep o. Ruhumuzu besleyeceğimize, içine çeken bir elametin ellerindeyiz. Kendimizi çekip almamamız için hiç bir neden yok.... Sevmesinler, bakmasınlar, beğenmesinler... Faydası ne? Oksijenin, suyun, hatta bilakis karbonhidratın, bağımlısı ol. Ye glutenini, ye wafflelarını... Ama bu bağımlılığın farkına var. Milyarlarca insanın olduğu gezegen-i aşkta lütfen kendini önemse ve karar ver. Bir güzel özlü sözle sonlan...