Skip to main content

George R.R. Martin Kafası

Abicim sen ne ettin ya?

Bu insanlığı komplo teorileri geliştirmek yerine olası gelecek bölümlerin (kitapların) teorileri ile doldurdun. Tamam daha önce de bu tarz beyin mıncıklayan dizilerle karşı karşıya geldi bu izleyici. Ama bu sefer bi başka. Daha akışkan bilgi şu anda. Düşünceler gırla gidiyor. Kötü olduğundan değil hezeyanım. Tamamen kafa karışıklığımdan.

Şimdi empati yapayım diyorum. Ommm. G amcanın kafasında ne komedi dizileri varmış meğer. Asıl komedinin içinde kendisi. Kafasından uydurduğu hikayeler, milyonların kafaları karışıtırınca, nasıl hissediyordur. Biliyorum o suratındaki hınzır gülüşün nedenini şuan. Seni gidi G amca. Hepimizi çeşitli teoriler üretmeye itmesi bir başarıyken. Bunu bilinçli yaptığını düşünüyorum, hatta biliyorum. Ama içinden diyor ki. "Raad olun gencler herşeyi düşündüm ben önceden paniklemeyin ayrıca da fazla dürtüklemeyin. Komik oluyorsunuz." Çok pis kafalar yaşıyor ben size söyleyeyim. Pffff diye gülmesi mi dersiniz, göz devirmeleri mi dersiniz, arada burnunu karıştırması mı dersiniz, adamın beyin olmuş bence. Ben de bu empatiyi burda kapatayım mi dersiniz. İyi edersiniz. Öyle çok fena kafalarda da değil yani. Ayy düşüneyim düşüneyim ne yazayım demiyor. Herşey orda duruyor. Biz de pırtlatıp bilgi evrenimize göndermesini beklemek durumunda kalıyoruz.

Burda şu şarkı geliyor akıllara. "Muhtacım " Zeki Mürenden.  Haydi hep beraber dinleyelim. Düşleyelim bizim kafalar nasıl kitaplar pırtlatırdı acep diyerek.




Comments

Popular posts from this blog

Çiçeklerle ilgili yazılara devam: Bana garip gelmişti 2....

Bitkileri ilk edindiğimizde. Hatta belli dükkanlardan satın aldığımızda muhteşem görünüp bir kaç ayda ne yaparsak yapalım kurumaya yüz tutuyorlar. Bunun sebebini de çözdüm arkadaşlar. Aldığımız çiçekler topluca üretiliyor. Karton gibi küçük bir saksıda çelikten yetiştiriliyorlar genelde. Ama ilk bakışta biz bunu göremiyoruz. Getirip yerine yerleştirip gerektiği anlarda suluyoruz. Olması gerektiği gibi. Fakat aklımıza toprağını değiştirmek belki hiç gelmiyor. Ben genelde alır almaz değiştiririm. Ama bazılarını da öylece bıraktığım olur. Bir begonya almıştım vaktinde belediyenin dükkanından. Görseniz o kadar minnoş bişiydi ki. Zaman geçtikçe büyüyemedi yaprakları kurudu. Ben de onu direkt başka toprağa yerleştirdim ama bu kartonun varlığını o an düşünmemiştim bile. Sonra sonra suladıkça kartonun kenarları belirmeye başladı. İzlediğim videolarda da bu çiçeklerin böyle satıldığını, yetiştiği toprağın ortamın yetersiz olduğunu öğrendim. Tabi ki gönlüm el vermedi ve hemen toprağından ...

En çok Kullandığım Cümleler Update 2021

C. Kafalar karışık,  Zul geliyor,  Yapacak hiç bir şey yok,  Olmadı mı olmuyor bazen, (Bu cümle okunuş şekline göre farklılık gösterebilir. Benim kullandıgı anlamı "olmayacak bir şey olmamaya devam eder" gibi.) Olumlu bir şeyler de yaz derseniz: Olacak olan olur zaten, Unutma ki "özel isim" (burda yanımdaki arkadaşıma seslenirim) biz hep dört ayağımızın üstüne düşeriz, Ay çok eğlenceli, İçimden geldi, C.

Özlüyorum....

Bağımlılıklar. Bağımlılıklarımız..... Şart mı tüm zamanı bir şeylerin dedikodusunu, stalkunu, yaparak geçirmek? Şimdilerde öyle sanıyoruz. Kimin ne yaptığı fazlasıyla umurumuzda. Ne gerek var? Hiç mi hiç merak etmedim. Benim derdim bulamadığım çevre ilgiyi, oralarda aramaktı. Tamam. Ne kadar güzel. Herkes beğendi. Ohhh. E sonra? O da bir yerde yetersizleşti. İnsana ne yetti ki şu evrende. Sürekli ondan bir şeyler isteyen şımarıklar olduk. Ona bir güzellik vermeyerekten hem de. Yazarken kendime yabancılaştıgımı hissediyorum.... İşte bu ruhsal değişimlerin sebebi hep o. Ruhumuzu besleyeceğimize, içine çeken bir elametin ellerindeyiz. Kendimizi çekip almamamız için hiç bir neden yok.... Sevmesinler, bakmasınlar, beğenmesinler... Faydası ne? Oksijenin, suyun, hatta bilakis karbonhidratın, bağımlısı ol. Ye glutenini, ye wafflelarını... Ama bu bağımlılığın farkına var. Milyarlarca insanın olduğu gezegen-i aşkta lütfen kendini önemse ve karar ver. Bir güzel özlü sözle sonlan...