Skip to main content

Okumayın bu blogu daha.....

Neden söz etmeliyim şuan karar veremedim. Günün sonunu özetlemek istedim belki. Oldukça üretken bir gün oldu bu. Meraklanmayın bloga birşeyler eklemediysem tamamen nedeni unutmuşluğumdur. Geçen gün bir arkadaşım "neden yeni birşeyler karalamıyorsun bloga" diye sormasa yazmak gelmez idi aklıma.


Unutmak iyi bir bahane bence.


Geleyim mevzularıma. Tekrar saçımı kestirme arzusuyla yanıp tutuşan ben bir kaç gün sürüncemeden sonra zincirleri kırdım. Gittim kestirdim aynı model. Aynı olması sadece bi içime sinmedi. Küçük farklılıklar var halbu ki. Artık rengi daha koyu görünüyor. Artık daha usturuplu katları var. Biraz sıraiçi oldu ama idare ederim diyorum.


Sonra şu herkesin çılgınca boyadığı kitapları varya. Daha anlamadım ben o kavramı ama vakit öldürmeye birebir bi aksiyon. Aksiyonun doğası gereği vakit katloluyorsa da daha önce yazılarımda belirttiğim gibi zaman yok. O sepetten raad olun ve boyayın.(laa resmen şu mottolar gibi oldu) Konuyu dağıttım biliyorum. Legalize etmiş olsam da bu boyama kitaplarını bünyemde; sonum düşündüğünüz gibi olmadı. Bir kitabı alıp çizgilerin içini boyamadım. Başka şeyler çizdim, başka objeler üzerine, başka bir boya ile, bambaşka ürünler fırtlattım evrene.

Evren beni şimdi daha çok seviyorsun deymi:)

Agh asıl olanı unuttum. Evi temizledim ben, bir de hamburger yaptım. bak! bunları da kayda geçirin de. Ne kadar hamarat oldugumu cümle alem duysun bilsin. Dürüst olacaam. Hamarat değilim bu bir. İkincisi evi süpürürken, süpürgeyi kırarak temizliği sekteye uğrattığımı kabul ediyorum. Üçüncü olarak hamburgeri ben yapmadım yapana yardım ettim. Bu paragrafta iki ayrı insanın düşüncelerini harmanlamışım gibi oldu görüyorsunuz bu da üçüncüydü. Ama sağlıklıyım çok şükür ....

Reklamımı yaptıgım sanılır gibi oldu. Sanmayın (hem kaç kişi okuyonuz ki bu blogu). Kayda geçsin bu şekil hayatlar da varmış. Raad hayatlar, koşturulmayan, istediğimiz için birşeyleri yaptığımız, sonucunda sevgi pıtırı olup çıktığımız.

Ay of man kendimden tiskindim. Okumayın bu blogu daha....







Comments

Popular posts from this blog

202

Son zamanda günler daha bir hizli geçiyor. 202 yazan tabela daha dün suradaydi. Ama suan 195e kadar ilerlemisiz hiç anlamadan... Sanirim bunun en onemli sebebi her günümüzün dolu dolu geçiyor olmasi. Hep yeni bir seyler yasiyoruz. Güzel yerlere gidiyoruz.... Haftanin özetini geçecek olur isem; Ögle yemeklerinden sonra çayimizi alip 10 dk da olsa bi  karsilikli yudumladigimizda günümüz daha güzel geçiyor. Sohbet muhabbet derken.... Sonra agzimizin güzel tadi Lebanon var sirada. Aksam arada sirada kendimizi simartiyoruz. O güzel meze tabaginin tadina doyulmuyor. Tezat bi biçimde de oldukça doyurucu. Bayiliyorum içindeki her ögeye... Diger mekanlarin yaninda çoook uzaga konuslanmis güzel bir mekna daha gittik bu arada günlerden hangisiydi hatirlamiyorum. Bodrumun tatli çiçekleri ve baya kizarmis yemekleri ile güzel bir mekan. Sevgilicigini al git oyle bisi... Santiyemizde ise kubbe kaplamasina baslandi... Benim bekledigim gibi degil ama mimar da ben degilim sonuçta. A...

Bana Garip Gelmişti

Evet bana garip gelen bir olay bu. Evde yetiştirdiğim bitkilerden biri olan medinilla çok harikaydı. Pembe kocaman sarkan çiçekleri olan bu bitki. Yemyeşil yapraklarıyla gelen misafirleri büyülemişti. Yaz vakti gelince de balkona yerleştirdim onu. Sonrasında üzerinde pamukçuk gibi bir örtü oluşmaya başladı. İçeri aldım yıkadım ilaçladım ne yaptıysan o kumsu pamuksu böceklerden kurtulamadım. Evet çok garip bir yaratıktı bu. Beyaz bit gibi oval şekilli çok bacaklı. Böcekti işte. Bitkileri sarmasından korktum ve medinillayı yapraklarını keserek, çelikleme yöntemiyle çoğaltıp temizlemeye karar verdim. Kestiğim dalları yıkadım suya koydum asıl bitkiyi de ilaca bogup balkona yerleştirdim. Sadece iki dalı topraktan gözüken o eski halinden eser kalmamış bir bitkiydi artık. Kestiğim yapraklar da uzun süre sağlıklı bir şekilde suyun içinde köklenmeyi bekliyorlardı. Bir gün kontrollerim sırasında gördüklerim beni aşırı sinirlendirdi. O beyaz koca kafa bana yaprağın üzerinden bakıyordu. "...

Çok yanlış

Konuşmama isteğim hat safhada. Yazmama isteğim de oyle. Ama ne yaparsın ki söylenecek çok şey var. Ispat arıyorum kendime. Yanlışıklar yapmamın kefaretini kendime ödetip, en büyük yanlışı yapacağım her zaman. Her zaman yakınacağım, saklanacağım. Dışavurum platformu arıyorum aslında. Bu herşey olabilirken ben "hiç bir şey"'i tercih ediyorum. Kararsızım seçimlerimde. Film izleyemiyor, yazamıyor, okuyamıyor, kaçamıyorum. Ehliyet alıyorum ama o da annemin sayesinde. İşimi terketmek istiyorum bir güç bana engel oluyor. Nedir o güç? Durmalı... Artık baskı yapmayı bırakmalı. Gene yakınıyorum, gene açıklama gereği duyup gene susuyorum. -Kendimi ölesiye cezalandırıyor muyum? -Ne yaptım ki ben? -"Hiç bir şey". -Büyük suç. Bu şekilde yaşamaya daha ne kadar devam edeceğim bilmiyorum. Durup kendimi dinleme vaktim bu kadar çokken.... Eğer odak noktam değişirse bu gerçekleşecek. Bunu yapmaya vaktim olmamalı. Kendime bişeyler bulmalıyım. Eskiden yazardım şimdi çekiniyorum. Her...