Skip to main content

Zombi Gerçekleri Masaya Yattı Bu Yazımda.

Günün özetini geçip sizi mutlu hayatıma ortak etmeyeceğim bir bloguma daha hoş geldiniz. Dolu dolu günlerimi paylaşıp sizi üzmeyeceğim.

Sadece teorilerimden birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Küçük şirin bir istek.

-"Zombilerin asıl gerçeği"

Geçenlerde çok harika bir mantar kavurması hazırladım. Lakin bir kısmını yemek nasip olmadı. Her akşamı dışarıda geçiriyor olduğumuzdan. Bu mantarcıklar dolapta yaklaşık bir ay bir kutucuk içinde yattılar. Dün akşam dolabı temizlerken bu kutuyu açarak bu teoremime girizgahı yaptım ve de. Dolabı temizlemek diyip olayı büyütmeme bakmayın. Sadece bu mantarları çöpe attım anlayacağınız.
O küçük kutunun kapağını açmak ise yaptığım en büyük hataydı o gece. Büyük bir hata derken abartmıyorum. O korkunç çürüme kokusunu yoketmek bir sirkeli deterjana bakıyorduysa da. Kokuyu anlatmama kelimeleri nasıl yettiririm bilemiyorum. Hani eskiden şehre yakın çöp yığınlarına teğet geçerdik ya. O kokuyu hepimiz çok iyi hatırlarız. Ama gene kelimelere dökemeyiz. Onun bin beteri ve 45 cm burnumuza yakınını hayal edersek belki bi nebze yaklaşmış oluruz. İşte bu koku arkadaşlar. Zombilerin kokusu.....

Yanisi Zombilerden insanlar, ısırılacakları durumu dışında, kokudan da, kaçıyorlar. Hatta belki gariban zombi adam da yemiyor. Hep bize yanlış lanse edildi yıllarca. Zombiler teknik olarak bu ölü mantarlardan da ölü, çürümüş kokuyor olmalılar. Bu yaratıkların kokuları kendilerinden önce geleceğinden. Muhtemelen çoktan kaçmış uzaklaşmış oluyor olacak insan kalan yaratıklar.

İşte buydu teorim. Hani yazarken de saçma geliyordu, düşünürken de, ama zombi diye birşeyin var olabileceği mümkünlüğü ile bu teori yaklaşık aynı olasılığa sahip. O yüzden bu gece de raad uyuyun. Korkulacak bir şey yok. Kokacak bir şeyler var.

Comments

Popular posts from this blog

Çiçeklerle ilgili yazılara devam: Bana garip gelmişti 2....

Bitkileri ilk edindiğimizde. Hatta belli dükkanlardan satın aldığımızda muhteşem görünüp bir kaç ayda ne yaparsak yapalım kurumaya yüz tutuyorlar. Bunun sebebini de çözdüm arkadaşlar. Aldığımız çiçekler topluca üretiliyor. Karton gibi küçük bir saksıda çelikten yetiştiriliyorlar genelde. Ama ilk bakışta biz bunu göremiyoruz. Getirip yerine yerleştirip gerektiği anlarda suluyoruz. Olması gerektiği gibi. Fakat aklımıza toprağını değiştirmek belki hiç gelmiyor. Ben genelde alır almaz değiştiririm. Ama bazılarını da öylece bıraktığım olur. Bir begonya almıştım vaktinde belediyenin dükkanından. Görseniz o kadar minnoş bişiydi ki. Zaman geçtikçe büyüyemedi yaprakları kurudu. Ben de onu direkt başka toprağa yerleştirdim ama bu kartonun varlığını o an düşünmemiştim bile. Sonra sonra suladıkça kartonun kenarları belirmeye başladı. İzlediğim videolarda da bu çiçeklerin böyle satıldığını, yetiştiği toprağın ortamın yetersiz olduğunu öğrendim. Tabi ki gönlüm el vermedi ve hemen toprağından ...

En çok Kullandığım Cümleler Update 2021

C. Kafalar karışık,  Zul geliyor,  Yapacak hiç bir şey yok,  Olmadı mı olmuyor bazen, (Bu cümle okunuş şekline göre farklılık gösterebilir. Benim kullandıgı anlamı "olmayacak bir şey olmamaya devam eder" gibi.) Olumlu bir şeyler de yaz derseniz: Olacak olan olur zaten, Unutma ki "özel isim" (burda yanımdaki arkadaşıma seslenirim) biz hep dört ayağımızın üstüne düşeriz, Ay çok eğlenceli, İçimden geldi, C.

Özlüyorum....

Bağımlılıklar. Bağımlılıklarımız..... Şart mı tüm zamanı bir şeylerin dedikodusunu, stalkunu, yaparak geçirmek? Şimdilerde öyle sanıyoruz. Kimin ne yaptığı fazlasıyla umurumuzda. Ne gerek var? Hiç mi hiç merak etmedim. Benim derdim bulamadığım çevre ilgiyi, oralarda aramaktı. Tamam. Ne kadar güzel. Herkes beğendi. Ohhh. E sonra? O da bir yerde yetersizleşti. İnsana ne yetti ki şu evrende. Sürekli ondan bir şeyler isteyen şımarıklar olduk. Ona bir güzellik vermeyerekten hem de. Yazarken kendime yabancılaştıgımı hissediyorum.... İşte bu ruhsal değişimlerin sebebi hep o. Ruhumuzu besleyeceğimize, içine çeken bir elametin ellerindeyiz. Kendimizi çekip almamamız için hiç bir neden yok.... Sevmesinler, bakmasınlar, beğenmesinler... Faydası ne? Oksijenin, suyun, hatta bilakis karbonhidratın, bağımlısı ol. Ye glutenini, ye wafflelarını... Ama bu bağımlılığın farkına var. Milyarlarca insanın olduğu gezegen-i aşkta lütfen kendini önemse ve karar ver. Bir güzel özlü sözle sonlan...