Her seferinde dışarı çıktığımda ya birşeyler yazmak istersem diye defter alırım. Yanımda getiririm hatta. Ama hiç bir zaman yazmam. Karalamam. Nafile bir çaba demek ki. Şimdi ise bir deftere ihtiyacım var. Olanı biteni anlatmak için. Onun yerini telefona not almak ile doldurmaya çalışıyorum. Aslında bu not tutma aplikasyonu çok yarayışlı bence. Siz de karton kahve bardağınızın kapağına katlanamayanlardan mısınız? Şuan kapağı açmış özgür bir bireyim oh. O kadar kıstırılmışız ki bu tür şeyler özgürleştirici sanıyoruz. Geçen gün gördüğüm fotograf beni bu hisse itti doğrusu. Fotografta kuş pazarında bir adam ellerini arkadan bağlamış tezgah başındaki ile sohbette. Belki de pazarlıkta. Gözüme acıyla ilişen ise -ve aklımdan çıkmayan -arkada bağladığı ellerinden birinde kıstırdığı güvercin. Gözlerindeki şeyi anlatamam. His mi hissizlik mi? Hissizlik de bir tür his mi? Tabii ki öyle de; adlandırışımız yokluk gibi. İşte o kıstırılmış hali bana bizi hatırlattı doğruya doğru. Aynen öyleyi...
Hiç bir şey açıklamak istemiyorum