Her şey tekrardan ibaret gibi geldiği dakika bir soluk alıp, aradaki yedi farkı bulmaya çalışıyordum. Neden bu kadar çabalıyordum? Genel bir bilmezlik hali vardır zaten hep üzerimde. Kafada bitirmişlik.
"Kafada bitireceksin arkadaş!"demişti bir bilen şahıs. Bizi de bilen bir şahıstı bu. Kadim bir dost. Belki de her gün aynada gördüğümüz biri. Bir çok bitirme cümlesi, kabullenme hali, savaşma içkileri, barış tüttürmeleri, sonrası bile aynı noktaya geri döndüğümüzü bilen biri.
İşin en tatlı acı ekşi soslu yanı ise. Cidden kalpte de bitebildiğini hissetmekti. Bitebiliyordu. O değerli his "puf" diye uçup gidiveriyordu. Ne kadar da hassastı.
Bunu neden belirtme gereği hissediyordum peki? Kendi içime-içime döngümde aslında neyin eksildiğini mi bulmaya çabalıyordum. Her şeyi çok biliyordum. Ne de güzeldi.
Evet bana garip gelen bir olay bu. Evde yetiştirdiğim bitkilerden biri olan medinilla çok harikaydı. Pembe kocaman sarkan çiçekleri olan bu bitki. Yemyeşil yapraklarıyla gelen misafirleri büyülemişti. Yaz vakti gelince de balkona yerleştirdim onu. Sonrasında üzerinde pamukçuk gibi bir örtü oluşmaya başladı. İçeri aldım yıkadım ilaçladım ne yaptıysan o kumsu pamuksu böceklerden kurtulamadım. Evet çok garip bir yaratıktı bu. Beyaz bit gibi oval şekilli çok bacaklı. Böcekti işte. Bitkileri sarmasından korktum ve medinillayı yapraklarını keserek, çelikleme yöntemiyle çoğaltıp temizlemeye karar verdim. Kestiğim dalları yıkadım suya koydum asıl bitkiyi de ilaca bogup balkona yerleştirdim. Sadece iki dalı topraktan gözüken o eski halinden eser kalmamış bir bitkiydi artık. Kestiğim yapraklar da uzun süre sağlıklı bir şekilde suyun içinde köklenmeyi bekliyorlardı. Bir gün kontrollerim sırasında gördüklerim beni aşırı sinirlendirdi. O beyaz koca kafa bana yaprağın üzerinden bakıyordu. "...
Comments